Amerika’da yaşayan Deborah Stevens’ı insanlar gözyaşları içinde verdiği bir röportajla tanıdı. Dinleyen herkesi şaşkına çeviren hikayesinin sonunda Deborah, “hiçbir iyilik cezasız kalmaz” diyordu.

Her şey 2010 yılında başlamıştı. Normalde insanlar markette birine yardım ederek ya da kaybolan bir eşyayı sahibine ulaştırarak iyilik yapsalar da Deborah bu anlamda büyük bir fedakarlık göstermeye karar verdi.

Ama cömert yardım teklifinden sonra işler hiç de beklediği gibi gitmeyecekti.

Debbie Long Islan’da sıradan bir yaşam sürüyordu. İyilik dolu bir kalbi, 2 çocuğu vardı. Eşinden boşanmıştı e iş dışında tüm vaktini çocuklarına ayırıyordu. yerel otomobil galerisi Atlantic Automotive’dea çalışarak bir kariyer yapmayı başarmıştı.

Patronu Jackqueline Brucia adlı otoriter bir kadındı. Çalışanların çoğu ondan nefret etse de Debbie onun iyi biri olduğuna inanmak istiyordu. 2010’da Brucia böbrek yetmezliği yaşamaya başladığında acil nakil olması gerektiği söylenmişti.